11 Kasım 2010 Perşembe

HAYAL ETSEM DE YETER

Sana gönül verdim ben seni sevdim,
Senle olmak için hayaller kurdum.
Ben sana kalbimin tahtını verdim.
Orada ebedi otursan yeter.

Gözlerime öyle derin bakışın,
Öyle tatlı sıcacık bir gülüşün.
Yanağıma bir öpücük koyuşun,
Yüreğşmde fırtınalar koparmaya yeter.

Gözlerden uzakta senle buluşsak,
El ele tutuşup öyle dolaşsak.
Dillerimiz sussa gözle konuşsak,
Sözlere gerek yok bakışın yeter.

Bir telefon etsen bana gel desen,
Bir demet gül alıp kapını çalsam.
İçeri alıp da hoş geldin desen,
Sarılıp boynuma bir öpsen yeter.

Başını yavaşca omuzuma koysan,
İpek saçlarını okşasam sevsem.
Seni bağrıma basıp sarılsam,
Huzur bulup mutlu olmaya yeter.

Sıcacık ellerini elime alsam,
Gözlerine bakıp sevgilim desem.
Seni seviyorum diye söylesem,
Bende seni desen o bana yeter.

Diz dize otursak şöyle seninle,
Bir bade doldurup versen elinle.
Kollarımı dolayıpda beline,
Bir kere sarılsam o bana yeter.

Bu gece gitme bende kal desen,
Mum yakıp gülleri masaya koysan.
Elinden içipde zil zurna olsam,
Felekten bir gece geçirsek yeter.

Bu gece kapının zilini söksem,
Çalmasa telefon fişini söksem.
Başımı göğsüne koyupda yatsam,
Uğrunda bir ömür vermeye yeter.

Muharrem Alkan

4 Kasım 2010 Perşembe

NEDEN ?

Sensiz yaşayamam demiştim.
Seninle ne hayaller kurmuştum.
Canımdan çok sevdiğim.
Uğruna ne değerler yitirdiğim.
Sevgimle yetinmeyen.
Kaprisleri bitmeyen.
Gökten yıldız isteyen.
Sonunda bırakıp giden...
O insafsızın ardından.
Kadehlere sarılıp teselli aradım.
Yudumladım içkileri bir bir.
Sigara mı yakıp çektim ciğerlerime.
Bir hüzzam şarkı koyup kasete.
Tekrar tekrar çaldım sabaha kadar..
Kahrolup yumrukladım masayı.
Kırdım çerçevedeki resimleri.
Yırtıp attım ne varsa senden kalan.
Ceketimi omuzuma alıp çıktım.
Ayaklarımın beni götürdüğü
Issız bir deniz kenarına.
Sarp bir kaya başına.
Haykırdım onun vicdansızlığını.
Feleğin kahpe cilvesini.
İsyan edip lanet okudum.
Yankılandı sesim dalga dalga.
Rüzgarla uğuldadı ağaçlar.
Çiğ düştü çimenlere.
Azgın dalgalar kayalara vurup köpürdü.
Güneş bulutlaın arkasına saklandı.
Hışımla esen soğuk rüzgarlar
Kırbaç gibi vurdu yüzüme.
Ve ben orada öylece dizlerimin üzerine
Çöküp sessizce bıraktım gözyaşlarımı.
Ellerimi uzatıp tanrıya.
İsyan edercesine haykırdım tanrım neden.?
Muharrem alkan

YETER

Gülüşünde yalan sözünde yalan,
Yıllardır inanıp kandığım yeter.
Acıyla pişmanlık geriye kalan,
Kahredip boynumu büktüğüm yeter.

Bir tatlı bakışa gülüşe kanıp,
Bir sevda uğruna ızdırap çekip,
Seni sevdiğime bin pişman olup,
Başımı taşlara vurduğum yeter.

Umutlar yok oldu tükendim gayrı,
Ben gibi çaresiz varmı ki hani ?
Taş kalpli bir yardan kalıpda ayrı,
Ağlayıp göz yaşı döktüğüm yeter.

muharrem alkan